Seo bugüne nasıl geldi?
Bu zaten benim bir şekilde bir yerlerde farkına varmadan uygulamaya çalıştıgım şeyin ta kendisi idi. Bu gerçek SEO nun aslında hayatımıza ilk web siteler ile girdiğinin belgesiydi.
İlk dönemler web site sayılarının az olması, arama motorlarının çok güçlü algoritmalara sahip olamamaları nedeni ile arama motorlarında zirveye cıkma savaşları henüz başlamamıştı.
Fakat internet dünyası genişledikçe yeni yeni insanlar bu aleme girdikçe artık web sitelerin akılda kalması zorlaştı. Web linkleri yetersiz olmaya başladı. İnsanlar daha güçlü, daha hızlı ve daha çevik bir şekilde aradıklarını ulaşabilmek için arayış içine girdiler.
Bu arayış GOOGLE yi doğurdu. Çünkü google bu ihtiyacı görerek kendini insanlara pazarlayabildi ve zirveye doğru koşmaya başladı. Kısa sürede milyonlarca insanlar arama için sadece google kullanır oldu. Ve artık internet google ile 1998 yılında yeni bir çağına başladı.
Google sahip oldugu sihirli güçle insanları kendini çekmeyi başarmıştı. İşte SEOyu bugünlere getiren de googleye milyonların akın etmesini sağlayan bu sihirli güç. Yani insanlara aradıklarını ulaşmak istediklerini hiç zahmet çektirmeden, zaman kaybettirmeden önlerine koyabilmek.
Kim bu sihirli değneyi kullanırsa zirveye ulaştı, kim de bu sihirli değnekten uzaklaşırsa gerilere düştü.
Fakat bir webmaster için ikinci büyük bir sorumluluk daha var. Kendini sadece ziyaretçiye değil aynı zamanda arama motorunada beğendirebilmek. SEO Nedir makalemizde verdiğimiz Pazarcı müşteri örneğinde oldugu gibi.. Müşterinin neyi nasıl beğendiğini, beğenceğiğni pazarcı sürekli analiz etti. Bu analizleri sonucunda yeni MAL alırken kendine has kriterler oluşturdu. Bu kriterler çerçevesinde de milyonlarca kişi kendisine akın etmeye devam ederken onları da en iyisini sunmaya devam etti.
SEO süreklili sağlama adına toprağa düştü, filizlendi, yavaş yavaş büyüdü ve bugünlere geldi.
Kısaca hiç bir kriter bir günde belirlenmedi. Her biri yaşanan deneyim ve tecrübeler sonucu ortaya çıktı. Ve her biri en iyiyi sunabilmek adına geliştirildi.
farklı bir anlatım...
farklı bir anlatım...
08.02.2011 - misafir